Türkiye emek tarihinin önemli anları

Türkiye tarihi kabaca altı önemli döneme ayrılabilir: Cumhuriyetin ilanından önceki dönem (Osmanlı İmparatorluğu dönemi), Cumhuriyetin ilanından 1950’deki ilk serbest genel seçimlere kadar süren “tek parti iktidarı” dönemi, 1950-1960 Demokrat Parti Dönemi, iki askeri darbe arası dönem (1960-1980), 1980 sonrası neoliberal dönem ve 2002 seçimleriyle başlayan AKP hükümeti dönemi.

İlk sanayileşme girişimleri Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde (özellikle devletin kurduğu askeri fabrikalarla) başlar. 19. yüzyılda fabrikaların kurulmasıyla işçi sınıfının ortaya çıktığı görülür. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nda sanayileşme Avrupa’ya kıyasla cılızdır ve başta İstanbul, Selanik ve İzmir olmak üzere belirli şehir ve bölgelerde yoğunlaşmıştır.

Bu dönemde sanayileşmeye paralel olarak ilk işçi hareketleri ve örgütlenmeleri ortaya çıkmaya başlar. 19. yüzyılın ikinci yarısında grevler ve grev dışı işçi hareketleri (makine kırıcılık gibi) görülür.

Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altında farklı uluslar yaşamaktadır. İlk işçi ve sosyalist örgütler arasında Devrimci Hınçak Partisi, Bulgar Sosyal Demokrat Partisi, Makedonya Devrimci Sosyal Demokratlar Birliği, Amele-i Osmanlı Cemiyeti, Tütün Amelesi Saadet Cemiyeti, Şark Demiryolu Şirketi İşçileri Cemiyeti sayılabilir. 1908 Devrimi’nden sonra işçi eylemleri ve örgütlenmeleri artmaya başlar. Ağustos ve Ekim 1908 arasında yüzlerce fabrikada on binlerce işçinin katıldığı bir grev dalgası yaşanır. Grevlerin artmasının ardından 1909 yılında Tatil-i Eşgal Kanunu çıkarılır, örgütlenme ve sendikalaşma yasaklanır, grev yasaklanmasa da bir hak olarak tanınmaz (“grev özgürlüğü”). Sendikalaşma yasağı 1947’de sona erer. 1960’ların ilk yıllarındaki grev ve işçi eylemlerinin ardından (27 Mayıs askeri darbesini takip eden düzenlemelerde) grev bir hak olarak tanınır.

Türkiye’de 1950’lerden itibaren kapitalist ilişkiler gelişmiş, kırsaldan kentlere göç artmış, proleterleşme ve kentleşme süreci hızlanmıştır. 1960’lı yıllarda Türkiye’de emek hareketi -nicel ve nitel- yükselişe geçer.

1961’de Türkiye İşçi Partisi (TİP) kurulur. 1952 yılında kurulan ve “partiler üstü sendikacılık” çizgisini izleyen TÜRK-İŞ’ten ayrılan sendikalar 1967 yılında DİSK’i kurarlar. 1968 yılında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de üniversite gençliği, çiftçiler ve işçiler ayağa kalkar. 1967-1971 yılları arasında yoksul köylüler birçok bölgede toprak işgali eylemlerine girişirler. Aynı yıllarda birçok fabrika işçiler tarafından işgal edilir. Fabrika işgal eylemlerinin en önemli nedeni işçilerin (devlet, işveren ve TÜRK-İŞ tarafından) DİSK çatısı altında örgütlenmesinin engellenmesidir. İşçi özyönetiminin ilk deneyimleri bu dönemde yaşanır. 15 ve 16 Haziran 1970’te işçiler DİSK’i savunmak için ayaklanır ve bu ayaklanma işçi hareketinin doruk noktası olur.

Aynı dönemde devrimci hareketler de kurulur ve büyümeye başlar. Ordu, 12 Mart 1971’de bir muhtıra verir. Bu dönemde faşist örgütlenmeler işçi hareketine ve devrimci hareketlere karşı seferber edilir. Faşistlere karşı Direniş Komiteleri gibi çeşitli taban örgütleri oluşturulur.

1979 yılında Ordu’nun Fatsa ilçesinde “Terzi Fikri” (Fikri Sönmez) başkanlığında halkçı bir yerel yönetim (özyönetim) deneyimi yaşanır. Ancak devlet bir operasyonla müdahale ederek bu halkçı yerel yönetim deneyimine son verir.

Yine 1980 yılında İzmir’de TARİŞ kooperatifinde faşist örgütlenmeye karşı önemli bir direniş patlak verir ve yaklaşık bir ay süren bu direniş şehrin mahallelerine de yayılır. Asker ve polis seferberliği ile bastırılan TARİŞ işçilerinin direnişi 12 Eylül 1980 askeri darbesinden önceki son büyük işçi eylemidir.

12 Eylül 1980 askeri darbesi işçi hareketini ve sosyalist hareketleri bastırır. Bu süreçte sayısız insan tutuklanır, hapsedildir, işkence görür ve öldürülür.

Darbeden sonra genel seçimlere askeri rejimin izin verdiği birkaç siyasi parti katılır. Turgut Özal liderliğindeki Anavatan Partisi (ANAP) seçimleri kazanır ve neoliberal bir programı uygulamaya başlar. Neoliberal program askeri darbeden önce (24 Ocak 1980) kararlaştırılmıştı.

1980 askeri darbesinin karanlığında çakan ilk kıvılcım, 1986 yılında İstanbul’da (telefon malzemeleri üreten) NETAŞ işçilerinin grevi olur. 1989 bahar eylemleri, 1991’de madencilerin başkent Ankara’ya yürüyüşü, 1990’lı yıllarda kamu çalışanlarının eylemleri ve sendikalaşma mücadelesi önemli emek mücadeleleri arasında yer alır. 1990’lı yıllar işçi eylemlerinin arttığı bir dönem olur.

1990’lı yıllar aynı zamanda Kürt hareketinin ve siyasal İslamcı hareketin de yükselişe geçtiği bir dönemdir. 1990’lı yıllarda Refah Partisi tarafından temsil edilen siyasal İslamcı hareket, 28 Şubat 1997 “postmodern” askeri darbesi sonrasında ikiye bölünür ve bir kolu aynı siyaset tarzını sürdürürken, diğer kolu AKP’yi kurarak “merkez sağ” bir parti haline gelir. AKP 3 Kasım 2002 seçimlerinde iktidara gelir ve bugün de iktidarını sürdürmektedir.

1990’lar, siyasi ve iktisadi krizlerin yanında, emek hareketinin, Kürt hareketinin ve siyasal İslamcı hareketin büyümesine bağlı olarak, Türkiye rejimi açısından kaotik bir dönemdir. Ayrıca 1996 yılında Türkiye tarihinin en önemli trafik kazası (Susurluk kazası) ile devlet, mafya ve kontrgerilla arasındaki ilişkiler açığa çıkar ve ardından vatandaşların yoğun katılımıyla “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık” eylemleri düzenlenir.

1999 yılındaki Marmara depreminde on binlerce insan hayatını kaybeder. Dahası, bu depremle birlikte binaların depreme dayanıklı olmadığı ve devlet kurumlarının deprem gibi afetlere hazırlıklı olmadığı ortaya çıkar.

2001 ekonomik krizi bir dönemin sonu ve yeni bir dönemin başlangıcı açısından bir dönüm noktası sayılabilir. 1990’lı yıllar boyunca devam eden ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlar, egemen (merkez) siyasi partiler ve hükümetler tarafından çözülemez. 2001 ekonomik krizi ise tüm bu sorunların ardından bardağı taşıran son damla olur. Siyasi bir alternatife ihtiyaç vardır ama 1980 askeri darbesinden sonra bir sol seçenekten söz etmek mümkün değildir.

AKP, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde (devletin ve sermayenin önemli kliklerinin ve halkın önemli bir kesiminin desteğiyle) iktidara gelir ve bugün de iktidardadır. AKP döneminde önemli işçi eylemleri ve Gezi direnişi yaşanmıştır. Ancak (darbe dönemi bir kenara bırakılırsa) işçi hareketi 1960’lardan sonraki en zayıf dönemini yaşamaktadır.

+ There are no comments

Add yours